KADİR GECESİ, KADİR BİLENLER İÇİNDİR
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz, biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.”
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “… Ramazan ayında öyle bir gece vardır ki, bin aydan daha hayırlıdır. Bu gecenin hayrından mahrum kalan, bin ayın hayrından mahrum kalmış gibidir.”
Günler ayları, aylar yılları kovalıyor ve Rabbimizin bir emaneti olan hayat nimeti hızla tükeniyor. Bundan kısa bir süre önce rahmet ayı Ramazana ulaşmanın sevinç, huzur ve mutluluğunu hep birlikte yaşadık. Ancak yine veda vakti yaklaştı. Bir ay bereketi ve mağfiretiyle evlerimize ve gönüllerimize konuk olan Ramazan bize veda ediyor. Belki de bir daha vuslatı olmayacak bu ayrılığın hüznü yüreklerimizi kapladı. Ayrılmadan önce, kıymetini bilenlere Kadir gecesini takdim ediyor kutlu Ramazan.
Önümüzdeki Pazartesiyi Salıya bağlayan gece Kadir Gecesini idrak edeceğiz. Kadir Gecesi, ömre bedel bir gecedir. Çünkü bu gece, Kur’an gecesidir. Kerim Kitabımız, Peygamberimiz (s.a.s)’e Ramazanın kalbi olan bu gecede inmeye başlamıştır. O Kur’an ki, cahiliyenin zilletine gömülmüş zihinlere Rabbini bildirmeye gelmiştir. Varoluş amacından kopmuş, nereden gelip nereye gittiğini unutmuş insanlığa unuttuklarını hatırlatmak için gelmiştir. İşte Kadir Gecesi vesilesiyle Rabbimiz, ancak Kur’an’ın kadrini bildiğimiz oranda kadir gecelerini ihya etmiş olacağımızı bize her yıl tekrar tekrar hatırlatıyor.
Bu gecenin kadrini bilebilmek için evvela, Allah’ın lütfu olarak gelmiş Kur’an’a yüreğimizi sonuna kadar açmamız gerekmektedir. Dünya hengâmesinde zaman zaman bunalan ruhlarımızı, paslanan gönül aynalarımızı âyet âyet, sûre sûre ilahi sözün nuruyla aydınlatmamız gerekmektedir. Varlığımızı onunla anlamlandırmamız ve kul olarak yaşantımızı onunla inşa etmemiz gerekmektedir. İnsana erdemli bir hayat, toplumlara ise saadet medeniyeti takdim eden bu rahmet yüklü kitapla olan bağımızı kuvvetlendirmemiz gerekmektedir. Ancak bu sayede, bin aydan daha hayırlı gecenin kıymetini idrak edebilir, Kerim Kitabımızla ömrümüze bereket katabiliriz. Kur’an’la irtibatımız ölçüsünde değer kazanır ya da değer kaybederiz. Kur’an’a değer verdiğimiz ölçüde gönül dünyamızı mamur ve mesut eder, dünyamızı da barış ve esenlik yurduna çevirebiliriz.
Kadir Gecesini değerli ve anlamlı kılan Yüce Kur’an, her âyeti üzerinde tefekkür ve tezekkür edilmek ve bizzat yaşanmak için gönderilmiştir. O, insana kendini, dünyasını, ahiretini tanıtan bir hayat kitabı ve rehberidir. O, insana asla eğrilik bulunmayan dosdoğru bir yol ve istikamet çizer. Onun sahifelerini açan, onda kendini bulur; Rabbini bulur; saygı ve sevgiyi, sadakat ve muhabbeti bulur. O, hayra anahtar, şerre kilit ilahi bir kitaptır. Bu kitaba gönül veren, tevhide sadakatiyle İbrahim Halilulah olur; türlü çilelere karşı sabrıyla Eyüp olur; türlü tuzaklara karşı iffet ve hayasıyla Yusuf olur; türlü firkat ve musibetlere karşı metanetiyle Yakup olur.
Ne yazık ki bugün, doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle insanlık bir onur ve haysiyet sınavı vermektedir. Dünyanın dört bir yanında mazlum kanı dökülmekte; küçücük çocuklar acımasızca katledilmekte; analar, elleri sinesinde gözyaşı dökmekte; kardeş, gözünü kırpmadan kardeşini öldürmektedir. Bu durum, “Bir insanı yaşatmak bütün insanlığı yaşatmak gibidir.” ilahi mesajıyla insanla buluşan Kerim Kitabımızın hak, adalet, insaf, şefkat ve merhamet çağrılarına ne kadar da muhtaç olduğumuzu göstermektedir.
Geliniz, Kur’an’a iman eden müminler olarak Kadir Gecesi vesilesiyle Kur’an’la yeniden yüzleşelim. Yaşam süreçlerimizi Kur’an ufkundan bir daha gözden geçirelim. Biz, Kur’an’da ne kadar varız; Kur’an, bizde ne kadar var? Âlemlere Rahmet Peygamberimiz (s.a.s), Kur’an’dan kendisinde hiçbir esinti, hiçbir iz bulunmayan kimseyi harabe bir eve benzetmektedir.Nasıl ki harabe eve kimse talip değilse, hengâmelerle tahrip edilmiş, insaf ve vicdanını kaybetmiş gönle de kimse talip olmaz.
Bu duygu ve düşüncelerle başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslam âleminin mübarek Kadir Gecesini en kalbi duygularla tebrik ediyorum. Kadir Gecesinin feyz ve bereketinden hepimizin nasiplenmesini, topyekûn insanlığın ve bilhassa İslam dünyasının geçmekte olduğu zorlu süreçten bir an evvel kurtulmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
Hutbemi, Efendimiz (s.a.s)’in Hz. Aişe validemize Kadir Gecesinde yapmasını tavsiye ettiği şu dua ile bitirmek istiyorum: “Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin. Beni de affet!”