Çanakkale Destanı Anadolu’yu ele geçirip, Türk Milleti’ni yok etmek isteyen Avrupa’nın güçlü devletleri 1. Dünya Savaşı’nı fırsat bilerek öncelikle İstanbul’u işgal etmek için büyük bir donanma ile Çanakkale Boğazı’na geldiler. Türk Ordusu karşısında hezimete uğrayan İngiliz ve Fransızlardan oluşan itilaf devletleri bu sefer, sömürgelerinden getirdikleri askerlerle Gelibolu Yarımadası’ndan saldırıya geçtiler. Türk askeri karşısında sonuç alamayan düşmanlarımız büyük kayıplar vererek ve “ Çanakkale Geçilmez” diyerek, geldikleri gibi gittiler. Türk Milleti, Çanakkale Savaşlarının sonunda İstiklal Savaşı’nın ve yeni Türk Devleti’nin milli önderine ve kahramanına sahip oldu. Mustafa Kemal Atatürk’ün adını, Türk ve Dünya tarihine altın harflerle yazdırdı. Çanakkale Deniz Zaferi, bir milletin “varoluş” destanıdır. Olağanüstü kahramanlıkların, vatan ve millet sevgisinin yaşanmış ve gerçek öyküsüdür. Çanakkale Destanı, 250 bin vatan evladının şahadet öyküsüdür. Çanakkale Destanı, tarihin akışını değiştirmiştir. Ülkemizin dört bir yanından gelen bazıları çocuk yaşta sayılabilecek gençlerimizin yüreklerinde taşıdıkları sarsılmaz iman gücü ve vatan sevgisi ile bir yandan 7 düvel düşmana, bir yandan da açlığa ve yoksulluğa karşı mücadele edip, dünya tarihinin emsalsiz zaferlerinden birini kazanmış olması, bu milletin evlatlarının açlığa, yoksulluğa ve her türlü zorluğa tahammül edip, esarete asla tahammül etmeyeceğini açıkça göstermiyor mu? Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal Paşa’nın askerleri, Çanakkale’de dönemin en gelişmiş donanmalarına geçit vermedi. Canını verdi, düşman donanmalarını Çanakkale’den geçirmedi. Çanakkale Deniz Zaferi’nin 96. Yıldönümü ve Şehitleri Anma Günü’nde, başta milletimizin önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz. Bugünkü kuşakların Çanakkale Destanı’ndan alacağı çok ders var … Seyit Onbaşı’dan, henüz 15 yaşında olmasına rağmen cepheye koşup Çanakkale sırtlarında şehit olan binlerce, onbinlerce Mehmetçik’ten …. Onları asla unutmayıp, Çanakkale Ruhu’nu sürekli hatırlamamız gerekiyor.Ne mutlu Türküm Diyene
|